MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin sistemsel olgunluğu, yeni hükümet sisteminin emniyeti ve herhangi bir kazaya uğramaması için parti olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday çıkarmayacaklarını belirterek, "Gerçekten sözümüzden caymayacağız. Bu kararımızı İstanbul'dan vazgeçmek olarak yaftalayan zeka özürlülerinin yüzüne dahi bakmaya tenezzül etmeyeceğiz. Bunun haricinde her seçim bölgesinde, her büyükşehir, il, ilçe ve belde de diğer siyasi partiler gibi adaylarımız olacaktır ve milletimizin huzuruna çıkacaklardır" dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli, yerel seçimler öncesi partisinin Kızılcahamam'da yaptığı 3 günlük kampın son gününde milletvekilleri, merkez yönetim kurulu üyeleri, merkez disiplin kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Toplantının ardından Bahçeli, basın toplantısı düzenlendi. Bahçeli, kampın gayet verimli geçtiğini, başarılı ve ümit verici olduğunu söyledi.
'DÖVİZ KURLARI ÜZERİNDE BASKI KURDULAR'
24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri'nin ardından Türkiye'yi sıkıştırmayı, taviz koparmayı, siyaset ve ekonominin mukavemetini kırmayı amaçlayan meşum ve muhasım odakların malum faaliyetlerini yoğunlaştırdığını söyleyen Bahçeli, "Yeni hükümet sistemini kaldıramayan iç ve dış çevreler krize oynadı. Milli iradeyi geçemeyen, Türkiye'ye diz çöktüremeyen sözde dost ve müttefik ülkeler, açıktan Türkiye'ye tavır aldılar. Kuzu postuna bürünmüş canavarlar, demokrasi boyası sürünmüş despot ruhlular, Türk ve Türkiye düşmanlığında soluk almadan mesafe kaydedip, mevziye girdiler. Döviz kurları üzerinde baskı kurdular. Ekonomik yıkım için tetikçilerine talimat yağdırdılar. Sandıktan umudunu kesen yerli ve yabancı işbirlikçiler, husumet şemsiyesi altında toplandılar. Döviz suikastçıları, sermaye baronları, siyaset çeteleri, küresel çıkar grupları, para spekülatörleri emir-komuta zinciri içinde harekete edip, Türkiye'ye ekonomik savaş açtılar. Döviz fiyatını yükseltip, bu yolla makroekonomik çehreyi yakmak ve yaralamak için her çirkin yola, her çukur yordama tevessül ettiler. Doğruya doğru, Türkiye bir krize değil, ekonomik mahiyetli haçlı akınına maruz kaldı. Yaşananlar her açıdan ibret verici, her bakımdan infial edicidir. Son iki aydır Türkiye'nin üzerinde her türlü numarayı çevirdiler. ABD Başkanı, Twitter mesajlarıyla ekonomik saldırıların bayraktarlığını yaptı, damla damla bardağı taşırdı, sabırları aşındırdı. Dövizdeki oynamalar öyle kritik noktalara geldi ki; Türkiye'nin önü perdelendi, ekonomik manzara isyan ettirici şekilde sislendi" diye konuştu.
'KURT KIŞI GEÇİRİR GEÇİRMESİNE DE YEDİĞİ AYAZI ASLA UNUTMAZ'
Türkiye ekonomisini alt üst etmek için kurulmuş tezgâhın milli dayanışma ruhuyla bozulduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Döviz fiyatındaki kontrolsüz artışlar frenlendi. Yangın sönmese de şimdilik küllendi. Tehdit geçmese de tedbirlerle kilitlendi, mütecaviz tahrik engellendi. Merkez Bankası ve Para Politikası Kurulu gecikmeyle de olsa devreye girerek kararlarındaki bağımsızlık vasfını gösterdiler. Ne var ki, faiz ve enflasyondaki tırmanışlar milletimizi hem rahatsız etmiş, hem de zora sokmuştur. Hayat pahalılığı artmış, ücret-maaş ve gelirler erimiş; özellikle stokçuluk yapan, fırsatçılığa heveslenen, fahiş zamlara onay veren ahlaksızlar, haksız ve hayasız kazanç peşine düşmüşlerdir. Türkiye ekonomik türbülansta şiddetle sallanırken nemalanmaya, bundan istifadeye çalışan mayası ve meşrebi bozuklar mutlaka afişe edilmeli, yaptıklarının bedeli ödettirilmelidir. Kan emen vampirlerle haksız kar yapan vandallar bize göre aynıdır. Merakımız odur ki; döviz artarken fiyat etiketlerini kahredici şekilde yükseltenler, döviz inerken aynı irade ve ihtimamı gösterecekler midir? Türkiye küresel mahfillerde kurgusu yapılan, eşgüdüm halinde kumandası icra edilen ekonomik sabotajın pek tabiidir ki üstesinden gelecek, yaralarını saracaktır. Türk milleti özlediği ve hak ettiği refaha muhakkak ulaşacaktır. Bunun başka seçeneği yoktur. Ancak kurt kışı geçirir geçirmesine de, yediği ayazı asla unutmaz, unutmayacaktır."
'CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ RESMEN UYGULAMAYA GEÇMİŞTİR'
Bahçeli, TBMM'nin 27'nci Dönem 2'nci Yasama Yılının yarın başlayacağını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Yeni Yasama Yılı Türkiye'nin birikmiş sorunlarına neşter vurulacak bir zamana sahne olacaktır. En azından ümidimiz budur. 24 Haziran ile birlikte cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi resmen uygulamaya geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti üçüncü evreye demokratik sabır ve istikrar içinde geçiş sağlamıştır. Bu bir kazanım ve milattır. Önümüzdeki süreçte; bölgesel hadise ve ilişki ağlarının sıklet ve ilerleyişi, Irak ve Suriye'nin kuzeyini havi gelişmelerin seyir ve istikameti, Fırat'ın doğusu ve batısındaki arayışların seviye ve ihtirası, yeni hükümet sisteminin kökleşmesindeki çabaların sebat ve insicamı, FETÖ ve PKK başta olmak üzere, sınır içi ve sınır ötesinde yuvalanan terör örgütleriyle mücadelenin sabır ve ifası, uluslararası ilişkilerin dengeye gelmesindeki çalışmaların seciye ve ivmesi, ekonomideki normalleşme, denge-disiplin-değişim hedeflerinin selaset ve iradesi, 24 Eylül 2018 Pazartesi günü TBMM'ye sunduğumuz ve 162 bin 989 hükümlü ve tutukluyu ilgilendiren şartlı ceza indirimi kanun teklifinin selamet ve istikbali, nihai olarak 31 Mart 2019'da yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'nin seçisi ve ihatası bundan sonraki politikaların belirleyici mihenk taşı olacaktır."
'CEZAEVLERİNDE BULUNAN TUTUKLU VE MAHKÛMLAR İNSANDIR'
Partisinin şartlı ceza indirimi kanun teklifi ile ilgili konuşan Bahçeli, şunları söyledi:
"Hali hazırda cezaevlerinde 253 bin 535 kişi bulunmaktadır. Üstelik cezaevlerinin fiziki yetersizlikleri, kapasitelerinin aşınma ve aşılması pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Türkiye tutuklu ve hükümlü sayısı itibariyle Avrupa'nın ilk sırasında, dünyanın yedinci ülkesi durumundadır. Bu tablo hepimiz adına vahimdir, kaygı vericidir. Suç ve suçlu her toplumda, her devlette vardır ve olacaktır. Tarihin hiçbir döneminde suç ve suçlu tam olarak sıfırlanamamıştır. Önemli olan bir suçlunun işlediği suçtan dolayı ıslah olması, rehabilite edilmesi, pişmanlık duyması, cezasını çektikten sonra toplumla buluşup bütünleşmesidir. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve mahkûmlar insandır. Onların da en temel insan haklarından istifadeleri şarttır. Herkesin özgür yaşama hakkı vardır. Bu temel bir ilkedir. Ancak bazı suçlar vardır ki, af veya ceza indirimi olması halinde adalet müessesi deprem geçirecek, sosyal neticeleri ağır olacak, gelecek kuşaklara da ihanet sayılacaktır. Bunlardan birisi terör suçlarıdır. Bir diğeri çocuk ve kadın katliamcıları, cinsel istismarcı canilerdir. Bir başkası da kasten insan öldüren, bunu da hiç vicdanı sızlamadan yapan katillerdir."
'BİZ TEKLİFİMİZİN HER YÖNÜYLE TARTIŞILMASINI İSTİYORUZ'
"Şu anda cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu itibariyle; 45 bin 706 terör suçlusu, 28 bin 274 adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçu işleyen, 16 bin 566 cinsel saldırı suçuna karışmış şahıs bulunmaktadır. Bunlar bizim hedef kitlemizin dışındadır" diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz bir defalığına infaz sürelerinde şartlı olarak beş yıllık ceza indirimi öneriyoruz. Bu önerimizin dayandığı asıl amil ve esaslar şu şekildedir: İç barış ve huzur ortamına katkı sağlamak, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişte sosyal, ekonomik ve toplumsal kucaklaşmayı bir nebze de olsa sağlamlaştırmak, cezaevlerinde insani olmayan birikme ve yığılmaları sadeleştirmek, FETÖ'cü hakim ve savcıların adalet ve hukuka vermiş olduğu tahribatları gidermek, kader mahkumu diye tarif ettiğimiz tutuklu ve mahkumları şartlı da olsa sağduyuyla sahiplenmektir. Teklifimiz ne genel, ne de özel aftır. Türk Ceza Kanunu'nun 65'inci maddesini dillendirenler, havanda su dövenlerdir. Maksatlı ve yanlı değerlendirmeler yapanlar, insanlık vicdanını yok sayanlardır. 'Rahşan affı tekerrür ediyor, Çakıcı affı geliyor, nitelikli çoğunluk gerekir, Anayasa Mahkemesi kanunun niteliğine bakar, eşitlik ilkesi doğrultusunda kapsamını emsal kararlarda olduğu üzere genişletir' diyenler, acele ve ezbere konuşanlardır. Biz teklifimizin her yönüyle tartışılmasını istiyoruz. Tartıştıkça daha makul ve müstesna neticelere ulaşacağımızı düşünüyoruz. Bizim şartlı ceza indirimi teklifimizin kapsamında terör suçundan hüküm giyenler, kadın, çocuk ve insan kasapları, tecavüz ve istismar suçluları yer almamaktadır. Biz teklifimizin her yönüyle tartışılmasını istiyoruz. Bunların haricinde şartlı ceza indirimi teklifimizin muhatabı cezaevlerindeki 162 bin 989 kişidir. Diyorlar ki, 'uyuşturucu tacirleri de kapsam içinde.' Diyorlar ki, 'çete ve organize suç örgütlerine de ceza indirimi getiriliyor.' Bir defa, uyuşturucu konusunda hiç kimse bize ayar veremez, söz söyleyemez. Milliyetçi Hareket Partisi zehir tacirleriyle, uyuşturucu baronlarıyla kıyasıya mücadeleyi öneren, kıran kırana uğraşmayı öngören, bunun için her faaliyet ve girişimde bulunan ahlaki bir zihniyete, milli bir zekaya haizdir."
'MHP HİÇBİR ÇEVREYE, HİÇBİR ŞEYE MUHTAÇ VE MECBUR DEĞİLDİR'
Yerel seçimlere 6 aylık bir süre kaldığını söyleyen Bahçeli, şunları ifade etti:
"Belediye başkan adaylarımızı bir bir tespit ve ilan ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi 31 Mart 2019'da yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'ne derin anlamlar yüklemektedir. 31 Mart'a kazanç-kayıp prizmasından bakamayız, bakmıyoruz. Günlük siyasi dürtülerin ölçeğinden yaklaşmıyoruz. Türkiye'nin çıkarları, bekası ve tarihi haklarını dikkate alıyoruz. Samimiyiz, safiyane duygular taşıyoruz, Cumhur İttifakı'nın müessir ve muharrik olmasını ümit ediyoruz.
31 Ağustos 2018 tarihinde Etimesgut'ta açıkladığım dört ayaklı stratejimiz çok açıktır. 13 Eylül 2018'de Polatlı'da vermiş olduğum mesajlar nettir. Ardından, 19 Eylül 2018'de partimizi takip eden değerli basın mensuplarına söylediklerim de bariz ve bilinmektedir. Duruşumuzda bir değişim, herhangi tadilat yoktur. Fakat tezvirattaki artış, tefrikadaki büyüme de gözümüzden kaçmamıştır. Buna gerek yoktur. 31 Mart'ta, 24 Haziran'ın kazanım ve hakları tartışmaya açılmasın diyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zaafa uğramasın beklentisindeyiz. Bu sorumluluğun da Cumhur İttifakı'nın iki paydaşına düştüğünü hem ihtimamla ifade, hem de ikazla ileri sürüyoruz. Yeri gelmişken, Milliyetçi Hareket Partisi hiç kimseye, hiçbir çevreye, hiçbir şeye muhtaç ve mecbur değildir. Bizim derdimiz Türkiye'dir, Türk milletidir, Cumhur İttifakı'nın tıpkı Kuvay-ı Milliye ruhunda olduğu gibi, diri ve dik duruşunu devam ettirmesidir."
'İSTANBUL HARİCİNDE HER SEÇİM BÖLGESİNDE ADAYLARIMIZ OLACAKTIR'
Yerel seçimlere sadece belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin, il genel meclis üyelerinin, köy ve mahalle muhtarlarının seçimi olarak bakmadıklarını kaydeden Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin 2023'ten önceki son virajı, yeni hükümet sisteminin son imtihanı olarak yorumluyoruz. Bu itibarla Cumhur İttifakı'nın milli görev ve tarihi sorumluluğunu bir kez daha icra etmesini mühim görüyoruz. Bize siyasi güç hatırlatması yapılmasına gerek yoktur. İkide bir pozisyon açıklaması tebliğine lüzum yoktur. 'Birinci partiyiz, her ilde aday çıkaracağız' sözlerine ihtiyaç da yoktur. Biz her şeyin farkında ve bilincindeyiz. Şayet siyasi güçlerin yarışma ve rekabetine girilirse, oradan bir sonuç çıkmayacağını, polemik ve söz düellolarının eksik olmayacağını da biliriz. Her ilden aday çıkarmak her partinin hakkıdır. Ne var ki; Türkiye'nin sistemsel olgunluğu, yeni hükümet sisteminin emniyeti, herhangi bir kazaya uğramaması nedeniyle parti olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday çıkarmayacağız. Gerçekten sözümüzden caymayacağız. Bu kararımızı İstanbul'dan vazgeçmek olarak yaftalayan zeka özürlülerinin yüzüne dahi bakmaya tenezzül etmeyeceğiz. Bunun haricinde her seçim bölgesinde, her büyükşehir, il, ilçe ve beldede diğer siyasi partiler gibi adaylarımız olacaktır ve milletimizin huzuruna çıkacaklardır. İki partinin görevlendirilmiş kişi ya da heyetleri seri görüşmelerini elbette yapabileceklerdir. Bunun önünde mani bir hal yoktur. Bu görüşmeler gayriresmi değil, resmidir; gelişigüzel muhabbet değil, muvaffakiyet amaçlı muazzez ve muhkem temaslardır. Muhabbet edeceksek ederiz, ama resmi görüşmeleri sulandırmanın, itibarsızlaştırmanın, saptırmanın manası yoktur. Bilinmelidir ki; dört ayaklı stratejimiz aynen geçerli olacaktır. Biz Cumhur İttifakı'na taktiksel bakmıyoruz. Böyle bakanları yadırgıyor, niyetlerinde bulanıklık yoksa, idraklerinde tıkanıklık olduğunu söylemek istiyoruz. Bilmeyen varsa öğrensin, Cumhur İttifakı, bizzat cumhurun iradesine dayanmaktadır. Anlamakta zorluk çeken bulunuyorsa söyleyeyim, Cumhur İttifakı bizzat milletimizin takdir ve iradesidir. Kafasının içi taktiklerle meşum, aklı kurnazlıklarla meşgul olanlar Cumhur İttifakı'ndan içten içe rahatsızlık duyabilirler. Ama bu ittifak yaşayacak, bu ittifak dosta da düşmana da kalıcı mesaj olacaktır."