Bakan Gül, 'Eskimeyen Eşyalar, Yenilensin Hayatlar' projesi atölyesi açılışına katıldı. Açılışta konuşan Bakan Gül, projenin öneminden bahsetti. Konuşmanın ardından açılış kurdelesi kent protokolü tarafından kesildi. Daha sonra atölyeyi inceleyen Bakan Gül, denetimli serbestlik işçileriyle görüştü. Çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Çiftlik Bank üzerinden insanları dolandırdıktan sonra gittiği Uruguay’dan da kaçtığı belirtilen Mehmet Aydın'ın yakalanması için kırmızı bülten çıkarıldığını hatırlattı. Bakan Gül, “O konuda savcılık yurt dışı çıkış yasağı koydu ve gerekli incelemeleri yaptı. Yargı mercileri gerekli tutuklamaları yaptılar. Kaçtıysa da başka bir şey olduysa da kırmızı bülten kararı çıkmıştır bu kişiyle ilgili. Nerede olursa olsun uluslararası sözleşme gereği her türlü hukuki yollara müracaat edilmiştir, yargı makamları bu konuda titizce konuyu takip etmektedirler. Umuyoruz ki adalet yerini bulacaktır. Bizler de konuyu takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Gül, geçtiğimiz gün atanan hakim ve savcılar için CHP’nin tutarsız atıflarda bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Yargıya bilinçli ve sistematik bir şekilde birileri hakim ve savcı olma hevesinde galiba. Hakim ve savcıların mahkemelerini bağımsız bırakmamız lazım. Elbette mahkeme kararları eleştirilebilir ama kalkıp da bütün hakimlere şöyle böyle hakim demek haksızlık. Bugün darbe girişimden beri darbecileri yargılayan, büyük bir fedakarlık içerisinde gayret eden hakim ve savcılara kimsenin haksızlık yapmasına izin veremeyiz. Hakim, savcılar kararıyla konuşuyor bir mikrofon karşısında veya gurup toplantısında kürsüde, bir mikrofona konuşan meslek grupları değil. Hakim ve savcıların kararına itiraz yolları vardır. Elbette ben de bir avukat olarak katılmadığım eleştirdiğim kararlar var, olur, bunlar normaldir. 10 milyonun üzerinde dosya yılda hakim ve savcıların elinden geçiyor. Doğru olmayan 10 karar olabilir buna da itiraz etme imkanı var. Türkiye’de hukuk sistemi var. Bu kararlara itiraz etmek yerine eleştirmek ve bütün hakim ve savcıları töhmet altında bırakmak büyük bir haksızlık olur. Buna müsaade edemeyiz. Yargı bir gurubun veya bir kesimin değil ki. Bütün Türk milletinin yargısı. Ona bir leke gelirse Türk milleti incinir. Yargıya, yargısız infaz doğru değil. Bir haksızlık varsa HSYK’ya itirazda bulunur. Hakimler ve şu mahkemeler böyle yapıyor demek doğru değil. Varsa hata yapan hakim savcı onun da hesabını vermesi lazım. Kalkıp genelleme yapmak doğru değil. Hata yapan hakim savcı hesabını verir.”