Erdoğan, "PKK-PYD terör örgütünü yerel halkla özdeştirmek Kürt kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir. Tüm bunlar dünya kamuoyunun gözleri önündeyken katil sürülerine arka çıkılmasını, destek olunmasını, silah ve mühimmata boğulmasını anlamak mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Ticaret Odası ve Amerikan Türk Konseyi üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. ABD Ticaret Odası ve Amerikan Türk Konseyi üyeleri ile son olarak 2017 yılı Ekim ayında bir araya geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son görüşmeden bu yana Türkiye olarak pek çok sınama ile yüz yüze kaldıklarını, Türkiye-ABD ilişkilerinin test edildiği, şokları ve krizlere karşı dayanma gücünün denendiği günlerin yaşandığını belirtti. Erdoğan, “Bugün on dönemde yaşadığımız onca badireye rağmen Türk-Amerikan ilişkileri bağlamında geleceğe çok daha umutla bakıyoruz. Müşterek noktalarımızın görüş ayrılıklarımızdan katbekat fazla olduğuna inanıyorum. Gerilimin yerini işbirliği ve dayanışmanın almasında en önemli faktörlerinden birinin değerli dostum Başkan Trump ile aramızda tesis ettiğimiz yakın diyalog ve iletişimdir. Başkan Trump’ın özellikle Suriye bağlamında aldığı son inisiyatif Türk-Amerikan ilişkilerini baltalamaya çalışanların planlarını boşa çıkartmıştır” diye konuştu.
“Biz kararlı olarak DEAŞ’ı sıfırlarız, yok ederiz”
Türkiye ve ABD arasında ortak çıkarlara dayalı güçlü, kapsamlı ve stratejik bir müttefiklik ilişkisi olduğunu belirten ve ilişkilerimizde zaman zaman görüş ayrılıklarına dayalı iniş çıkışlar yaşansa da ortaklığın pek çok zorluğun üstesinden geldiğini belirten Erdoğan, “Bu aşamada ikili ilişkilerimizde önümüze bakmak ve olumlu bir gündeme odaklanmak istiyoruz. Başkan Trump da bu konuda benimle aynı kanaatti paylaşıyor. Sayın başkan da Türkiye ile işbirliğini ilerletmeyi, ortak menfaatler temelinde kuvvetlendirmeyi arzu ediyor” şeklinde konuştu.
ABD’nin Suriye’den çekilmesinin bölgede terör örgütlerinin istismar edeceği bir otorite boşluğu oluşturmamasının son derece önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, “Bu noktada Türkiye ABD’nin çekileceği alanlarda terörle mücadele sorumluluğunu devralmaya hazırdır. Bunu Sayın Başkan’a bizzat DEAŞ ile mücadele konusunda her hangi bir tereddüdünüz varsa bunu terör örgütleri ile ortadan kaldırmayı hedefliyorsanız, burada sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Ama biz kararlı olarak DEAŞ’ı sıfırlarız, yok ederiz. Bunu El Bab’ta gösterdik. Biz El Bab’da 3 bin DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik. Biz stratejik ortağımızın terör örgütleri ile böyle bir işe girmesini doğru bulmuyoruz. Bunları kendilerine söyledik. Maalesef bu adam YPG/PYD ile yürütüldü, bunun faturasının herhalde yıllar sonra ortaya çıkacağını bende tahmin ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Biz bunları Türkiye’den derdest etmedik”
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları ile binlerce teröristin etkisiz hale getirildiğini ve 300 bine yakın Suriyelinin ülkelerine geri dönmelerinin sağlandığını hatırlatan Erdoğan, “Bugün Türkiye’nin güvenli hale getirdiği alanlar Suriye’nin en huzurlu, en güvenilir, en barışçıl topraklarıdır. Cerablus’tan Afrin’e kadar ülkemizin kontrolünde bulunan bölgelerde farklı dinlere, dillere, kültürlere sahip Suriyeliler barış içinde yaşıyor. Bölgede 1 milyon Arami var. Bu Aramiler özellikle PYD-YPG tarafından öldürüldüğü gibi birçokları da Suriye’yi terk etmek zorunda kaldı. Türkiye olarak biz hepsine gönlümüzü açtık. Nitekim Kobani hareketinde 300 bin Kobanili oradan Türkiye’ye göçtü. Bunlar hala ülkemizde. Biz bunları Türkiye’den derdest etmedik. Bize sığınıyorsa biz bunları derdest edemeyiz, bize tarih, medeniyetimiz bunu öğretti. Onun için derdest edemeyiz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin ne Irak Kürtleri ile ne Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur”
Trump’ın terörle mücadele konusunda ortaya koyduğu güvenli bölge planından bahseden Erdoğan, “O ifade edilen sınır veya bölge bir terör koridoruydu. Biz bu terör koridorunda ülkemize yapılabilecek herhangi bir saldırıya karşı her türlü tedbirimizi alıyoruz. Ülkemiz bu amaç doğrultusunda bütün hazırlıklarını da tamamlamıştır. Başta DEAŞ olmak üzere ülkemize, bölgemize ve dünyaya tehdit oluşturan tüm terör örgütleri ile mücadeleye kararlıyız. Amerika’nın da bizimle aynı hassasiyetleri paylaştığına inanıyorum. Müttefiklik hukukunun da bunu gerektirdiğine inanıyorum. Burada bir husususun altını çizmekte fayda görüyorum. DEAŞ terör örgütünü bir başka eli kanlı terör örgütü ile ikame etmeye çalışan eski yönetim bakiyesi bazı kesimler baştan beri ülkemiz hakkında kara propaganda yapıyor. Türkiye’nin PKK-PYD-YPG terör örgütleri ile mücadelesini Kürtlere karşı bir mücadeleymiş gibi taktim etmeye çalışıyorlar. Bizim Kürtlerle hiçbir zaman herhangi bir sıkıntımız olmadı ki. Bugün benim partimin bu bölgelerde ciddi sayıda milletvekilleri var. Bugüne kadar, yeni sistemi dışındaki dönemlerde her zaman kabinemin içinde Kürt bakan arkadaşlarım olmuştur. Bu kabinemde bile var. Biz de bu tür bir ayrımcılık söz konusu değil, bu bizim dinimizin de gereğidir, böyle bir ayrımcılık yapamayız. Asıl olan insandır, ehliyettir, liyakattir, biz buna bakar adımımızı buna göre atarız. Bizde ne Arap’ın beyaza ne beyazın Arap’a üstünlüğü yoktur. Bütün bu iftira kampanyalara Sayın Trump’ın son kararının akabinde çok daha yoğunluk kazandı. Oysa Türkiye’nin ne Irak Kürtleri ile ne Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur. Hiçbir zaman da olmamıştır. Bölgede Kürtlere kolkanat geren, en zor zamanlarında sahip çıkan ülke Türkiye olmuştur. Saddam rejiminden ki, bir anda 500 bine yakın Iraklı Kürt Türkiye’ye akın etmiştir, biz onlara kapımızı açtık. Çünkü bizim medeniyetimizin gereği de bu, onun için. Şuanda DEAŞ saldırılarından hem de PKK-PYD zulmünden kaçan Kürt kardeşlerimiz sadece ve sadece Türkiye’ye sığınıyor. Bunun yanında PYD-YPG’nin PKK terör örgütünün bir kolu olduğu en güncel ABD istihbarat raporlarında da kayda geçmiştir. Bütün görüntüleri olarak bizde belgeleri vardır. Bu eli kanlı terör örgütü çocukları bile silahlandırıp cepheye sürmüştür. PKK-PYD terör örgütünü yerel halkla özdeştirmek Kürt kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir. Tüm bunlar dünya kamuoyunun gözleri önündeyken katil sürülerine arka çıkılmasını, destek olunmasını, silah ve mühimmata boğulmasını anlamak mümkün değildir” açıklamasında bulundu.
“Bu kadar silah, mühimmat bunları yapacağımıza buralarda bu tür imkanları sağlayalım”
23 bin tır ve kamyon Suriye’nin kuzeyinde terör örgütüne verildiğini kaydeden Erdoğan, “Yakalandıkları zaman bir de bakıyoruz ki Amerika’nın silahları bu terör örgütlerinde. Bunları terör örgütü olarak hala Amerika kabullenemedi. Bizim sıkıntımız burada. Bu gerçeklerin Amerikan kamuoyuna anlatılması noktasında siz dostlarımızın desteğini bekliyoruz. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Ben gerçeği söylüyorum. Zaman haklı olduğumuzu gösterecek. Güvenli bölge oluşturulması fikrini de destekliyoruz. Sayın Obama döneminde ben güvenli bölge ifadesini devamlı kullanmışımdır. Gelin burada bir güvenli bölge oluşturalım dedim Sayın Obama’ya. Bu atılmamıştır. Şimdi bakıyorum ki, Sayın Trump oda güvenli bölgeyi kullanmaya başladı. Atalım adımları. Eğer insani bir yaklaşım düşünüyorsak, mültecilere kapılar açalım diyorsak bu güvenli bölgelerde konteyner kentler oluşturalım. Bu kadar silah, mühimmat bunları yapacağımıza buralarda bu tür imkanları sağlayalım. Kimler destek verecekse versinler. Ben Sayın Merkel’e de bunları açtığımda bana ciddi rakamlardan bahsetti ‘verebilirim’ dedi. Ben bunca mülteciyi ülkemde ağırlamaktansa kendi topraklarında yapılmış olan bu konutlarda yaşasınlar. Suudi Arabistan’ın şuan ki veliaht prensi de söz vermişti ama hiçbirinden 1 kuruş geldiği yok. Bizim şuana kadar yaptığımız harcama 35 milyar doları buldu. ABD verdiği sözü yerine getirmedi. ABD’den bizim şuana kadar aldığımız rakam, bu da bizim bütçemize giren değil, uluslararası kuruluşlara bu para gelir, o da 1 milyar 750 milyon Euro. Müttefiklerimizden, koalisyon ortakların mülteci ve terör sorununa kökten çözüm sunan bu teklifimize müspet cevap alamadık. Biz Türkiye olarak müttefiklerimizden sadece lojistik destek alarak bu güvenli bölgeyi kuracak, ortak menfaatlerimiz doğrultusunda yönetecek her tünlü imkana sahibiz. Şuanda E Bab’da, Cerablus’ta, Afrin’de mevcut okulları restore ettiğimiz gibi hastaneler kuruyoruz, gençlerin ve çocukların kaynaşması için sosyal etkinlikleri hızlandırıyoruz” dedi.
“ABD makamlarının bir an önce gerekli adımları atmalarını bekliyoruz”
Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden FETÖ’den bahseden 15 Temmuz darbe girişiminde yaşananları anlatan Erdoğan, “FETÖ elebaşının Pennsylvania’da hiçbir şey olmamış gibi hayatını devam ettirmesi milletimizi ve şehit ailelerimizi yaralıyor. FETÖ’ye ait kurumların ihale yolsuzlukları, para aklama, sahte evrak düzenleme ve rüşvet gibi pek çok kinli işlere bulaştıklarını biliyoruz. Amerika’da charter schoollardan her yıl 750 milyon dolar gelir elde ettiklerini de biliyoruz. Bunları biz yetkililere defaatle söylememize rağmen un ufak bir gelişme yok. ABD makamlarının bir an önce gerekli adımları atmalarını bekliyoruz. Biz NATO’da ortağız, stratejik müttefikiz, o zaman birbirimize karşı atmamız gereken adımları atmalıyız. Son dönemde Amerikan güvenlik birimlerinin FETÖ’ye karşı harekete geçtiklerini görüyor, bundan da memnuniyet duyuyoruz. Siz özel sektör temsilcilerinin de bu terör örgütüne karşı müteyakkız olmanızı istiyoruz. FETÖ’nün karanlık ve kanlı yüzünün ifşası konusunda sizlerin desteğini bekliyoruz” diye konuştu.