Konuyla ilgili Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi ve Trabzon Ziraat Odaları Koordinasyon Kurulu Başkanı Hasan Kozoğlu, fındıkta sorunların bir türlü bitmediğini belirterek “Son yıllarda hastalık ve zararlılar da fındık üretimimizi gittikçe zorlaştırıyor” dedi.
“Dünya fındık üretiminin yüzde 70’i Karadeniz Bölgesinde yapılıyor”
Karadeniz Bölgesinde 400 bin ailenin doğrudan fındık üretimine katkı sağladığını kaydeden Kozoğlu, dünya üretiminin yüzde 70’inin Karadeniz Bölgesi'nden karşılandığını belirtti.
Kozoğlu, “Bilindiği gibi fındıkta en önemli ülke Türkiye’dir. Karadeniz Bölgemizde 700 bin hektar alanda dünya fındık üretiminin yüzde 70’i yapılmaktadır. Yıllara göre değişmekle birlikte ortalama kabuklu fındık üretimimiz 550 bin ton dolaylarındadır. Bu üretim için Karadeniz Bölgemizde 400 bin ailemiz doğrudan çalışmaktadır. On binlerce aile ise fındık nakliyesi, işlenmesi, ticareti, işçiliğinden, yüzbinlerce esnaf ailesi de fındığın sağladığı ekonomik değerden faydalanarak geçimini sağlamaktadır. Ülkemizin en önemli tarımsal ihraç ürünü de fındıktır.Öyle ki dünya fındık ihracatının yüzde 85-90’ını ülkemiz yapmaktadır. Üreticimizin gayretiyle üretilen fındıktan ülkemiz, 2016-2017 sezonunda 1,9 milyar, 2017-2018 sezonunda ise 1,8 milyar dolar ihracat geliri sağlamıştır. Nitekim, Trabzon ilimiz de 655 bin dekar alan ve ortalama 40 bin ton üretim rakamı ile Doğu Karadeniz Bölgesinin önemli fındık üretim merkezleri arasındadır” dedi.
"Küllenme hastalığı fındığa yüzde 70-100 zarar veriyor"
Fındıkta sorunların bir türlü bitmediğini belirten Kozoğlu, özellikle küllenme hastalığının fındığa büyük ölçüde zarar verdiğini hatırlatarak, “Bu kadar önemli bir ürünümüz olan fındıkta, sorunlarımız bir türlü bitmiyor.Son yıllarda hastalık ve zararlılar da fındık üretimimizi gittikçe zorlaştırıyor. Mevsimsel değişikler;fındıkta külleme, bakteriyel yanıklık, fındık mozaik hastalığı, dal kanseri, kök çürüklükleri, çotanak yanıklıkları ve çürüklükleri gibi önemli hastalıkların daha fazla görülmesine neden olmuştur. Amerikan beyaz kelebeği, turunçgil uzun antenli böceği, kahverengi ve yeşil kokarca, fındık iç kurdu gibi zararlılar da fındık alanlarımızda daha sık görülmeye başlamıştır. Külleme hastalığı fındık alanlarında 2013 yılından bu yana görülüyor. Mücadele edilmezse fındığa yüzde 70 ile yüzde 100 arasında zarar veriyor. Hem verimi hem de kaliteyi olumsuz etkiliyor” diye konuştu.
"Hastalık yüzünden rekolte düşük olacak"
Yaptıkları tespitlere göre, hastalık ve zararlılardan dolayı bu yıl rekoltenin düşük olacağına dikkat çeken Kozoğlu, “Fındıkta Amerikan beyaz kelebeği, kahverengi ve yeşil kokarca, fındık kurdu, turunçgil uzun antenli böceği ve külleme hastalığı ürüne büyük zarar verdi. Sahada yaptığımız tespitlere göre, hastalık ve zararlılar yüzünden rekoltede yüzde 20 civarında düşüş olacak. TÜİK, bu yıl için fındık rekoltesinin 715 bin ton olacağı yönünde tahminde bulunmuştur. Böyle bir rekoltenin olmasına imkan vermiyoruz. Hastalıklar, zararlıların yanı sıra Haziran dökümleri de hesaba katılırsa yüzde 20’nin üzerinde bir rekolte kaybı olacağını tahmin ediyoruz. Çiftçimiz, artan girdi fiyatları altında ezilmiş durumdadır” dedi.
Fındık fiyatları üzerinde spekülasyon yapmaktadır"
Fındık fiyatları üzerinden spekülasyon yapıldığını ifade eden Kozoğlu, “fındık fiyatları üzerinde spekülasyon yapılmaktadır. Üreticimiz, alıcılar karşısında ekonomik açıdan örgütlü değillerdir. Ürünü piyasadaki talebe göre piyasaya sunamamaktadır. Lisanslı depolar yetersizdir. İşleyen bir ürün ihtisas borsası sistemi yoktur. Üretici borç yükü altında ezilmekte, bir an önce elindeki fındığı ederinden değil de piyasada oluşan fiyata razı olarak satarak borcundan kurtulma yolunu izlemektedir.Bu nedenle üreticinin korunmasının yolu, kesinlikle TMO ya da bir başka müdahale kurumunun piyasada daimi olarak bulunmasından geçer. Piyasadaki tekelci yaklaşımın kırılmasının, piyasadaki istikrarın sağlanmasının başka yolu yoktur. 2009 yılından sonra TMO’nun alım yaparak devreye girdiği her yıl fındık piyasası ve fındık fiyatları, spekülasyondan uzak, tekelci yaklaşıma müdahale fırsatı vermeyecek şekilde oluşmuş, hem ülkemiz hem de üreticimiz kazanmıştır” diye konuştu.
"TMO alım yaparak piyasada olmalı"
“TMO, bu yıl ve sonraki yıllarda da alım yaparak piyasada olmalıdır” diyen Kozoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Yüz binlerce fındık üreticisinin tek güvencesi bu olacaktır. Ofis, yapacağı alımlarda üretici maliyetlerini de göz önünde bulundurarak bir fiyat belirlemelidir. Bu yaklaşım, fındık üreticimizin “ortak paydaşı” olarak gördüğümüz borsa ve ihracatçılarımızı da tekelci firmaya karşı koruyacak, sömürülmelerini önleyecektir. Lisanslı depolar da fındık piyasasındaki istikrar açısından önemlidir. Fındık üreticimizin lisanslı depolarla ilgi göstermesi isteniyorsa, bu depoların üreticimize avans vermesi gerekir. Buna karşın, üreticilerimiz tüccara emanete bıraktıkları fındık karşılığında rahatlıkla avans alabilmekte, gübre, ilaç gibi girdiler için ihtiyaç duydukları parasal kaynağı buradan karşılayabilmektedir. Lisanslı depolara ürün koyan üreticilerimize verilen destek de yetersizdir. Tüccar, nakliye, hamaliye masraflarını da üreticiden talep etmemektedir. Bu sorunlar çözülürse üreticimiz lisanslı depolara yönelir.”