İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin, emeklilik hakkı ve bu çağda çalışan işçilerin iş kazalarına ilişkin raporunda şu belirlemelere yer verildi:
“Türkiye toplumunda hastalıkların ve yıpranmanın belirginleştiği 50 yaş üstünü emeklilik yaşı olarak belirlendi.
“Türkiye’de 2018 yılının ilk dokuz ayında ‘emeklilik çağında çalışan’ en az 228 işçi (ücretli) iş kazalarında yaşamını yitirdi. Yani tüm ücretli iş kazalarında ölümlerin yüzde 20’sini 50 yaş üzeri işçiler oluşturuyor.
“Ölenlerin 4’ü kadın işçi, 224’ü erkek işçi. Kadın işçi ölümleri tarım ve konaklama işkollarında gerçekleşti.
“Ölenlerin 206’sı 51-64 yaş aralığındayken 22’si ise 65 yaş ve üzerinde. 65 yaşının üzerinde dahi çalışırken ölenler emeklilik çağında çalışan işçilerin yüzde 10’u gibi yüksek bir orana sahip. 65 yaş ve üzeri ölen işçiler tarım, ticaret, metal, inşaat, taşımacılık, konaklama ve genel işler işkollarında çalışıyordu.
“Ölümler en çok inşaat, taşımacılık, tarım, belediye/genel işler, ticaret/büro ve madencilik işkollarında gerçekleşti. Yoksulluk ve yasal düzenlemelerle emeklilik hakkının fiilen ortadan kaldırılması yaşlı işçileri güvencesiz çalışma koşullarına itmiş ve güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağı haline getirdi.
“En fazla ölüm nedeni yüksekten düşme, ezilme/göçük, kalp krizi ve trafik kazasıdır. Yüksekten düşmeler inşaatta, ezilmeler inşaat ve tarımda, trafik kazaları ise taşımacılık işkolunda sık rastlanan nedenlerdir. Ancak dikkat çeken husus bütün işkollarında ‘emeklilik çağında çalışan’ işçileri ‘yatay’ olarak kesen neden olan kalp krizleridir. Her 5 ‘emeklilik çağında çalışan’ işçiden biri çalışırken kalp krizi geçirerek yaşamlarını yitiriyorlar.
“Türkiye’de 24 Ocak Kararları ile birlikte sermayenin neoliberal politikalarının hayata geçirilmesi süreci başladı. Bu noktada emeklilik yaşı yeniden belirlendi, yaşa takılanlar sorunu ortaya çıktı ve bireysel emeklilik gibi işçi karşıtı adımlar atıldı.
“Bu noktada emeklilik hakkının ancak işçilerin mücadelesi ile kazanılabileceğinin bilinciyle:
- İşçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları vardır. Emeklilik; işçilerin çalıştıkları işkoluna, mesleğe, cinsiyetlerine, kişisel sağlık durumlarına vb. göre belirlenmelidir.
- Emeklilikte yaşa takılma bir maliyet unsuru olarak ele alınamaz. Kaldı ki söylendiği gibi maliyet 750 milyar lira değildir. Tahsil edilmeyen SGK primlerinin tahsil edilmesi, kayıt dışı çalışanların sigortalı çalıştırılması, sermaye çevrelerine tanınan vergi ve prim teşviklerinin bir kısmının ayrılması bu sorunu çözmeye yetecektir. Emeklilikte yaşa takılanların emekli olma hakları tanınmalıdır.
- Zorunlu BES uygulamasından çıkılması zorlaştırılıyor. Oysa işçiler BES’in içyüzünü iyi biliyorlar. Uygulama bir sosyal güvenceyi esas alan bir emeklilik sistemi değil, tasarrufların birkaç özel şirket tarafından yıllarca kullanılması, yine devletten yüzde 25 oranında kaynak transferidir. Belirlediğimiz sürede de aylık “ilköğretim öğrencisi” harçlığına denk bir düzeyde maaş alabiliyoruz. Yani bir nevi emekli aylığı ortadan kaldırılmak isteniyor. BES uygulaması iptal edilmelidir.