Erdoğan, Suriye ve İslam dünyasında yaşanan zulümlere değinerek, ''Komşumuz Suriye'de yaklaşık 8 yıldır devam eden zulüm her gün yeni canlar almaya devam ediyor. 1 milyon Müslümanın katledildiği Suriye'de, hala Suriye'nin başındaki zat, yerini korumanın mücadelesini veriyor. Birileri de onun yerini korumasına destek veriyor.'' dedi.
30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan'ın Belh şehrinde dünyaya gelen Mevlana, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya'da vefat etti. Mevlana, ölüm gününü yeniden doğuş, sevdiğine yani Allah'ına kavuşmak olarak kabul ediyordu. Öldüğü güne düğün gecesi anlamına gelen 'Şeb-i Arus' dediği içinde Mevlevilikte, Mevlana'nın öldüğü gün Şeb-i Arus olarak kabul edildi. Mevlana'nın ölüm yıl dönümlerinde 7-17 Aralık tarihlerine denk gelen haftalarda yapılan ve Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri olarak isimlendirilen törenler, halk arasında 'Şeb-i Arus' olarak da anılmaktadır. Konya'da 7 Aralık'ta başlayan 'Hz. Mevlana'nın 745'inci Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma' törenleri bugün 'Şeb-i Arus' törenleriyle sona erdi.
Konya Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre Merkezi'nde gerçekleşen Şeb-i Arus törenlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak,. Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Mevlana'nın 22'nci kuşak torunu Esin Çelebi Bayru, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, protokol üyeleri ve davetliler katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, besmeleyle sözlerine başladı. Mevlana'nın ölümü yeniden doğuş, diriliş olarak gördüğünü belirten Erdoğan, dil, din, ırk, coğrafya farklılıklarının Mevlana'yı arayıp bulmasına engel olmadığını söyledi.
'SURİYE'DE ZULÜM HERGÜN YENİ CANLAR ALMAYA DEVAM EDİYOR'
Erdoğan, ''Hz. Mevlana, karamsarlık bulutlarının ufukları kapladığı Moğal istilasının medeniyetimizi tehdit ettiği dönemde yaşamıştır. Tıpkı 7,5 asır önce olduğu gibi bugünde maalesef insanlık; çatışmanın, vahşetin ve doymak bilmeyen bir hırsın esiri durumundadır. İnsani hasretlerin hergün biraz daha örselendiği, değerler silsilesinde biraz daha gerilere itildiği bir dönem yaşıyoruz. İşte komşumuz Suriye'de yaklaşık 8 yıldır devam eden zulüm hergün yeni canlar almaya devam ediyor. 1 milyon Müslümanın katledildiği Suriye'de, hala Suriye'nin başındaki zat, yerini korumanın mücadelesini veriyor. Birileri de onun yerini korumasına destek veriyor.'' diye konuştu.
'BİRİLERİ ŞEYTANİ DÜZENLERİNİ İDAME ETTİRMEYE ÇALIŞIYOR'
Erdoğan, Yemen'de milyonlarca çocuğun ihtirasların esiri olmuş Müslümanların eliyle açlığa ve ölüme mahkum edildiğini belirtti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Filistin'de işgal, Libya'da kaos, Somali'de açlık, Afganistan'da terör ve istikrarsızlık, bir reva gibi gün geçtikçe yayılıyor. Asırlardır ilim aşıklarının mesken tuttuğu İslam şehirlerine bugün, DEAŞ, PKK, FETÖ, Boko Haram, El Şebab gibi proje örgütler musallat olmuş. Öldürmekten, katletmekten, yakıp, yıkmaktan başka hiçbir kutlası olmayan bu modern dönem haramiyeleri tüm çirkeflikleriyle hayat damarlarımıza hamle yapıyor. Farklılıklarımızı kaşıyarak, meşref ve mezheplerimiz üzerinden bizi birbirimize kırdırarak birileri şeytani düzenlerini idame ettirmeye çalışıyor. Müslümanlar kardeş kavgasına tutuşurken, çıkarlarına tapan menfaatperesler ceplerini doldurmanın, cirolarını şişirmenin, karlarına kar eklemenin mücadelesini veriyor. İnsanı, insanın kurdu olarak gören anlayış, maalesef insanlığın hem bugün, hem geleceğini tehdit etmektedir. Oysa ki insanı düştüğü yerden kaldıracak, ruhundaki ağır yaraları iyişleştirecek, ihtiraslarının esiri olmadan kurtaracak yeğane yol, eşrefi mahlukat olma yolunda yürünen yoldur. Yaradılışların en şereflisi, insan olmaya yönelik yol. İslam dünyası olarak içinden geçtiğimiz şu sancılı dönemde Hz. Pirin, insanı ilahi aşkı, ahlat ve erdemi merkeze alan kutlu tavsiyelerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Zira Mevlana'nın öğretisinin özü, eşyaya esir olmamak, insanı yüceltmek, çatışmayı değil, dayanışmayı esas almaktır. Onun tavsiyesinin esası, kesrette vahtettir, yani çoklukta birliktir. Bütün farkılıkları birlik içinde yaşatabilmeyi başarmaktır. Hacı Bektaş-ı Veli'nin o veciz ifadesinden ilhamla çare, kavga değil; bir olmak iri olmak diri olmak kardeş olmaktır.''
ŞEB-İ ARUS TÖRENİNDE, SEMA GÖSTERİSİ İLGİYLE İZLENDİ
Mevlana'yı anma programı kapsamında düzenlenen 'Şeb-i Arus' törenlerini, protokol konuşmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu solisti Ahmet Özhan'ın, tasavvuf müziği konseriyle devam etti. Ardından tasavvuf tarihi araştırmacısı Ömer Tuğrul Dinçer'in, Mevlana'nın ünlü eseri Mesne ile ilgili sohbetiyle devam etti.
Törenler Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, sema gösterisi gerçekleştirdi. Sema'nın başladığı sırada baygınlık geçiren bir çocuk semazen solandan çıkartıldı. Davetlilerin ilgiyle izlediği sema, Mevlevi dervişi olarak kabul edilen semazenler tarafından gerçekleştirildi. Sema, kulun hakikate yönelip, akılla - aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk'ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür.
HER KIYAFETİN BİR ANLAMI VAR
Özel kıyafetlerle sema yapan semazenlerin başındaki sarık 'sikkesi', Mevlevilikte ölünce başucuna dikilen mezar taşını, hırkası mezarını, üst tarafı dar, aşağısı geniş ve kolsuz beyaz renkli kıyafeti olan 'tennure' kefenini temsil ediyor. Tennurenin üstüne ise iliksiz ve düğmesiz yelek 'destegül' bele ise dört parmak genişliğinde Arap alfabesinde Elif harfine benzer 'Elifi nemed' kuşak takıyor.
Tasavvuf müziği eşliğinde gerçekleşen sema gösterisinde semazenler, ilk önce kollarını çapraz bağlayarak, görünüşte 'Bir' rakamını temsil eder ve böylece Allah'ın birliğini tasdik eder. Ardından kollarını her iki tarafa açıp zikir yaparak, sağ eli dua eder gibi yukarıya, sol eli aşağıya açıktır. Bu, 'Haktan alır, halka saçarız, hiçbir şeyi kendimize mal etmeyiz, görünüşte var olan, vasıtalık eden bir suretten başka bir şey değiliz' anlamına gelmektedir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır. Yedi bölümden oluşan semanın her bölümünün ise ayrı bir manası bulunuyor.
CUMHURBAŞKANI KENTTEN AYRILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şeb-i Arus töreninin ardından Cumhurbaşkanlığı'na ait özel uçakla kentten ayrıldı.