Camiler ve Din Görevlileri Haftası sebebiyle Samsun İl Müftülüğü tarafından "Din Hizmetine Adanmış Ömürler" paneli düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü Samsun İl Müftüsü Veysel Çakı yaptı. Panele konuşmacı olarak Dr. Öğretim Üyesi Hayrettin Öztürk ve emekli İl Müftüsü Osman Şahin katıldı.
Öztürk: "Bizler mesai mefhumuna göre hareket edemeyiz"
Panelde, "Din Görevlisinin Toplumu İnşa Etmedeki Rolü" başlıklı konuda görüşlerini dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Hayrettin Öztürk, "Öncelikle 'din görevlisi' tabirini sevmediğimi ifade etmek istiyorum. Bu tabir imam hatip, müezzin, Kur-an kursu öğreticilerine, özellikle din hizmeti sınıfında görev yapan insanlara verilmiş kavramdır. 1965 yılından bu yana kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı zamanında bu görevi yerine getiren kişiye verilen isim hademe-i hayrattı (Hayır hizmetkarları). Din görevlisi kavramı Müslümanların düşünce yöntemlerini değiştirecek, Kur-an farkındalığı oluşturacak insanlar için uygun bir kavram değildir. Bizler mesai mefhumuna göre hareket edemeyiz. 24 saat çalışma zorunluluğumuz ve sorumluluğumuz var. Bu kavram son zamanlarda hoş karşılanmadığı için 'din gönüllüsü' denmiştir. İster 'din görevlisi' ister 'din gönüllüsü' deyin her ikisi de Hristiyanlığı yayan din gönüllülerinden bir devşirmedir. Bize uygun cümleler ve ifadeler değildir. Kendimize yeni bir isim bulmamız lazım. Osmanlı'da bizim için kullanılan birçok tabir vardır. Bu tabirler içerisinde imam tabirinin hepsini kapsadığını düşünüyor ve imam tabiri ile hitap etmek istiyorum" dedi.
"İmam, ezanın ulaştığı her yerden sorumludur"
İmamın toplumda çok önemli bir yeri olduğunu belirten Öztürk, "Hz. İbrahim (A.S) tevhid mücadelesi verdi. Biz de o yoldan giderek ilk yapmamız gereken tevhid mücadelesidir. Kıyamete kadar bu en önemli mücadelemizdir. Hz. İbrahim (A.S) putları kırdı. Bizler günah, şirk putlarını kıracağız. Hakikatin yolunu izleyeceğiz. Çarşı pazar dolaşacağız. İmam bu gün caminin minaresinden okunan ezanın sesinin ulaştığı her yerden sorumludur. Her evi tek tek dolaşacak. Kahveleri, meyhaneleri bırakmayacak. Sokaklarda gezecek, spor tesislerine gidecek. Herkese ulaşacak ve kendisine yeni bir cemaat kuracak. Eğer biz oralara gitmezsek şeytanlar oraları istila eder. Hz. İbrahim (A.S) ve Hz. Muhammed’in (S.A.V) yaptığını yapacağız. Namazda cemaatin imamı olduğumuz gibi sosyal hayatta da bu toplumun önderi olmak istiyorsak, ölü değil diri yıkayıcısı olmak istiyorsak yapmamız gereken bazı şeyler var. Bunlardan biri toplumu inşa edeceksek önce kendimizi inşa edeceğiz. Bunun birinci yolu şahsiyet inşasıdır. Bir imam şahsiyetini Kur’an ve sünnetle inşa etmelidir. Toplumun en bilgili ve en güvenilir insanı olmalıdır. Önce kendimizi inşa edeceğiz sonra başkalarını. İkincisi takva sahibi olacağız. İhlaslı insanlar olacağız. Çünkü sizler peygamberlik makamında oturuyorsunuz. İmam, sorumluluk bilincine sahip adam demektir. İnsanlara yük olan değil yük alandır. Sözü ile davranışı aynı yörüngede buluşan insandır. İmam; davası, duası ve iddiası olandır. Bütün varlığı ile Allah'a yönelmelidir. Cemaat ayağa kalkarsa camiler ayağa kalkar. Camiler ayağa kalkarsa ümmet ayağa kalkar. Ümmet ayağa kalkarsa insanlık ayağa kalkar. Süreç bizimle başlar bizimle biter. Biz ölürsek millet ölür" diye konuştu.
Çakı: "Sabah namazına kalkmayan bir imamın aldığı maaş ne oluyor?"
İtikadi konuların öne alınması gerektiğini belirten Samsun İl Müftüsü Veysel Çakı, "Bana göre bu teşkilatın hocalarım beni bağışlasın ama Allah'a ve ahiret gününe iman konusunda problemimiz var bizim. İman açısından. Önce davasını savunduğumuz okuduğumuz şeyi bizim yaşamamız lazım. Yalan konuşmaması gerekir. Sabah namazına kalkmayan bir imamın aldığı maaş ne oluyor? İman konusunda bizim sıkıntımız var. Yalan dolan olmamalı. Bu işin sonunda ölüm var. Yaptığımız bütün işler Mahkeme-i Kübra’ya gelecek. Hocalıktan utanmayınız. Bulunduğunuz yerde hoca olduğunuz belli olmalı" şeklinde konuştu.
Panelden sonra, İl Müftülüğü tarafından düzenlenen Hadislerle İslam Yarışması’nda 1. olan Latif Ozan iki kişilik umre, 2. olan Yılmaz Erden'e tek kişilik umre ve 3. olan Azize Arslanbay'a diz üstü bilgisayar hediyeleri verildi.