Samsun'da, doğuştan serebral palsi hastası olan Oğuz Kul, hastalığının zorluklarını yenerek, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümünü bitirdi. Önce özel bir kurumda 9 aile danışmanlığı yapan Kul, daha sonra mezun olduğu liseye rehber öğretmen olarak atandı. Öğrencileri tarafından çok sevilen Kul, ortaya koyduğu azim, öz güven, çalışkanlık ve enerjisiyle takdir topluyor aynı zamanda öğrencilerine rol model oluyor.
ZORLUKLARLA KARŞILAŞANLAR BENİ HATIRLASIN
Hayatın zor olduğunu düşünen öğrencilere kendinden örnek veren Kul, "Benim ayakkabımı giymem 7 dakika, üzerimi giymem 35 dakika sürüyor. Hayatımda bir sayfa yazıyı çok nadir yazdım. Parmaklarım su topladığı için çok fazla yazı yazamadım. Bunlara karşı hala hayatının zor olduğunu düşünen var mı? İleride zorluklarla karşılaştığınızda beni hatırlayın" diyerek, öğrencilerini zorluklar karşısında yılmamaları ve hep mücadele etmeleri konusunda motive ediyor.
BU OKUL BENİM AİLEM
Hayatının en güzel dönemlerinden birinin de mezun olduğu okula atanmak olduğunu ifade eden Kul, 8 yıldır Şehit Ahmet Altınoğlu İmam Hatip Lisesinde rehber öğretmen olarak görev yaptığını belirtti. Öğretmenleri ile meslektaş olmanın kendisi için büyük bir mutluluk olduğunu söyleyen Kul, "Bu okul benim sadece işim değil aynı zamanda ailem gibi. Şu an 40 yaşındayım hayatımın yaklaşık 15 yılı bu okulda geçti. Bu benim için çok önemli bir değer. Okula geldiğim zaman benim öğretmenliğimi yapanların halen görevde olmaları beni çok mutlu etti.
Mezun olduğum okulda öğretmenlik yapmamın güzel yanlarından biri de 23 sene önce karşısına çıkmaktan korktuğum, çekindiğim öğretmenlerim ile şu an karşılıklı çay içebilmemiz ve yardımlaşıyor olmamız" diye konuştu.
ÖĞRENCİLERİMLE ÇOK İYİ ANLAŞIYORUM
Öğrencileriyle çok iyi anlaştığını ve 8 yıldır iletişimde bir sıkıntı yaşamadıklarını belirten Kul, şöyle devam etti: "Öğrencilerimin tepkilerine baktığımda da onların bir eksiklik hissettiğini görmüyorum. Öğrenciler farklı bir yaşam süren, farklı bir ses tonuyla anlatım tarzında kendilerine bir şeyler anlatma çabasında olanları son derce iyi bir şekilde dinliyorlar. Bunu derslere girdiğimde net bir şekilde tecrübe ettim. Öğrenciler kendisinden 24 yaş küçük birine hitap eder gibi hitap etmeyen kendisini önce birey olarak kabullenen bir öğretmeni direk algılıyor. Bu adam beni ciddiye alıyor, bu adam bana bir şeyler katmaya çalışıyor. Kendi ailesinden görmediği değeri hocasından gördüğü zaman ona nasıl anlattığınızın bir önemi kalmıyor. Önce beyniyle duyuyor daha sonra sizin anlattıklarınızı hissediyor."