Halk arasında telefon bağımlılığı olarak bilinen 'nomofobi' hastalığına dikkat çeken Yurdakul, "Özellikle gençlerimiz, telefonlarını yanlarına almadan sokağa çıktıklarında sıkıntı içine giriyorlar. Bu da tehlikeli bir bağımlılığın göstergesidir" dedi.
Nomofobi hastalığının telefonun fazla ve yanlış kullanılması ile ilgili bir durum olduğunu belirten Yurdakul, "Telefon artık hayatımızın o kadar merkezindeki yürürken, yemek yerken, yatarken kısacası her anımızda telefonla yatıp kalkıyoruz. Bu durumu bir bağımlılık olarak görüyoruz. Bağımlılık dediğimiz şey bir maddenin ya da eşyanın kullanılmadığı zaman rahatsızlık duyulmasıdır. Bu hastalıkta da bunu görüyoruz. Kişi telefonu yanında olmadığında çok büyük sıkıntı duyuyor. Bunun tedavisi ise insanın mümkün olduğu kadar yaşamını programlaması, gece yatmadan bir saat önce telefonu elinden bırakması, yemek yerken, yolda yürürken yanına almaması, konuşmalarını kısa tutması ve mümkünse insani ilişkilere tekrar başlamasıdır" diye konuştu.
TEHLİKELİ SONUÇLARA YOL AÇABİLİR
Nomofobi hastalığının tedavi ettirilmemesi durumunda çok tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini söyleyen Yurdakul, telefon bağımlısı olan kişinin günlük hayatında genellikle huzursuz ve sıkıntılı olduğunu, ayrıca zaman zaman sosyal medyada gördüğümüz havuza düşme, araba çarpması gibi sonu kötü bitebilecek birçok kazaya maruz kalabileceğini belirtti.
Özellikle çocukların erken yaşta telefonla tanışmasının bu hastalığı tetiklediğini söyleyen Yurdakul şöyle konuştu:
"Çocuğunuzun telefon kullanmasını tamamen yasaklamak yerine günün belirli saatlerinde kullanmalarına izin vermeniz daha doğru olur. Örneğin eve geldiklerinde bir saat kullanabilirler. Ama ders çalışırken kesinlikle telefonun yanlarında olmaması lazım. Akşam yatarken de o telefonu aileler alırsa çocuklar daha güvende olur. Yoksa gece geç saatlere kadar oturan gençleri ve çocukları çok görmekteyiz. Ülkemizde insanlar ortalama 6-7 saat telefonla vakit geçiriyorlar. Uyuduğumuz saatlerini de çıkarırsak neredeyse tüm gün telefonla iç içeyiz."