1969 yılında kurulan ve bugün Türkiye’nin sayılı gıda firmalarından birine dönüşen Ulusoy Un, 4 üretim tesisi ve 5 kıtada 91 ülkeye ihracatıyla adından söz ettiriyor. Türkiye’nin Borsada işlem gören tek ve en büyük un üreticisi Ulusoy Un, halka arz olduğu Kasım 2014 tarihinden 2022’nin ilk yarısına kadar üretim kapasitesini 4,5 kat, özsermayesini 9 kat, çalışan sayısını 3,5 kat, ihracatını da 2,5 kat artırarak hem üretime hem istihdama hem de ihracata katkı sunmaya devam ediyor. 2014 verilerine göre özsermayesini 162 milyon TL’den 2022 yılının ilk yarısında 1 milyar 440 milyon TL’ye, çalışan sayısını 199’dan 701’e, buğday işleme kapasite gün sayısı 900 ton/günden 3925 ton/güne, ihracatını da 42,96 milyon dolardan 101,57 milyon dolara çıkaran Ulusoy Un, Samsun Organize Gıda Sanayi’de hayata geçirdiği 50. Yıl Üretim Tesisi’yle birlikte Türkiye’nin en büyük ve en dijital un üretim tesisine de sahip oldu. Konuyla ilgili açıklama yapan Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “1969 yılında Ulusoy Gıda ile başlayan gıda sektöründeki faaliyetlerimiz, 1989 yılında Ulusoy Un’un kurulmasıyla sanayi alanında da devam etti. Bugün Ulusoy Un’un Samsun’da 2085 ton/gün, Çorlu’da 400 ton/gün, Aydın’da 640 ton/gün ve Ankara’da 800 ton/gün olmak 4 üretim tesisinde toplam 3925 ton/gün buğday işleme kapasiteli üç fabrikası ve 300 bin tondan fazla tahıl stoklama kapasitesine sahip silo, depo ve serbest bölge depoları bulunmaktadır. Ulusoy Un olarak halka arz sonrası dönemde yatırımlar noktasında 3 tane önemli hamlemiz oldu. Birincisi Samsun Gıda Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni kurmuş olduğumuz 50. Yıl Üretim Tesisimiz’dir. İlk etabına Aralık 2019’da devreye aldığımız 50. Yıl Üretim Tesisimizin 4. ve son ünitesini de 2022 Haziran ayında devreye alarak projenin üretim hatları kısmını tamamladık. İkinci önemli adım, Çelikli/Kırıkkale, Alaca/Çorum ve Yozgat/Sorgun’daki 3 lisanslı depomuzda 169 bin ton depolama kapasitemizin olması. Üçüncü önemli adım ise Söke A.Ş’nin satın alınmasıydı. Türkiye’nin şu anda konsolide olarak en büyük un üretim kapasitesine sahip firmasıyız” dedi.
2029 YILINDA TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK TARIMSAL SANAYİ VE GIDA ŞİRKETİ OLMAYI HEDEFLİYORUZ
Son teknoloji kullanılarak tasarlanan 50. Yıl Üretim Tesisi’nde hijyen şartları en üst noktaya taşınarak Türkiye’nin en dijital ve örnek alınacak fabrikasına dönüştü. İddialarının gıdada dünyada en yüksek standartlara sahip üretim tesisine sahip olmak olduğunu belirten Dr. Eren Günhan Ulusoy, Ulusoy Un’un Türkiye’nin borsada işlem gören tek un firması olduğuna dikkat çekerek şu paylaşımlarda bulundu: “Ulusoy Un, 20.11.2014 tarihinde, halka arz olmuş ve hisseleri Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlamıştır. 27.02.2015 tarihinde, şirketimize %100 oranında bağlı ortaklığı olarak kurulan, Ulidaş Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Anonim Şirketi ile tarım sektörünün geleceği olarak değerlendirebileceğimiz lisanslı depoculuk sistemine yatırım yapılmıştır. Halen 42.000 ton Çorum/ Alaca, 67.000 ton Yozgat/Sorgun ve 60.000 ton Kırıkkale/Çerikli’de olmak üzere 3 bölgede lisanslı depoculuk faaliyetlerini toplam 169.000 ton kapasite ile devam ettirmektedir. 15.03.2018 tarihinde, sermayesinin yüzde 100’ü Ulusoy Un Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait olarak, ROLWEG SA ünvanlı bağlı ortaklığımız İsviçre’nin Cenevre şehrinde kurulmuştur. 18.09.2019 tarihinde, sermayesinin %100’ü Ulusoy Un Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait olarak Alfaway Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ, un satış ve pazarlama kurulmuştur. Şirketimiz, 11.01.2022’de Söke Un hisselerinin tamamını satın almıştır.” Şu an un sektörünün en yenilikçi tesisine sahip olduklarının altını çizen Ulusoy, hedeflerinin 2029’da Türkiye’nin en büyük tarımsal sanayi ve gıda şirketi haline gelmek olduğunu belirtti.
TÜRKİYE KORİDOR OLMASA DA ALTERNATİFLERİ OLAN BİR ÜLKE
Aynı zamanda Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı da olan Dr. Eren Günhan Ulusoy, Türkiye’nin tahıl koridoruyla birlikte dünyanın tahıl üssü konumuna geldiğine de dikkat çekti. Ulusoy, “Bu koridorun en kritik yönü dünyanın buğday arzına sağlamış olduğu katkı. Çünkü Ukrayna’da üretilmiş ürünler dünyaya ulaşamadığında dengeyi sağlamak mümkün değil. Koridor sayesinde bu denge için çok önemli bir adım atıldı. Türkiye, tüm dünyaya bu gıdadaki krizi aşacak bir fırsatı verdi. Tahıl koridorundan ürün sevkiyatı gerçekleştirilen ülkeler arasında, 1.8 milyon tonla İspanya birinci, Türkiye 1.3 milyon ton ile ikinci sıradadır. Türkiye bu anlaşmanın hem garantörlüğünü yaptı hem de önemli miktarda ürünü bu koridordan temin etti. Kapalı olduğu dönemde diğer alternatif tedarik ülkeleri ile görüşmeler oldu. Türkiye, koridor olmasa da alternatifleri olan bir ülkedir. Bu sene rekolte yağışlar sayesinde geçen seneden daha iyi, koridorun kapalı olduğu durumda dahi bizim başka ülkelerden ithalat takviyesi ile dengeyi sağlama şansımız var. 19 Kasım’da sona eren anlaşmada, Türkiye Ukrayna’da yüklenecek ve yüklenmiş gemilerin kontrolünü yapan Müşterek Kontrol Merkezine (JCC) ev sahipliği yaptı. 19 Kasım sonrasında, anlaşmanın devam edip etmeyeceği, ederse hangi şartların ilave olacağı bilinmiyor. Ama yorumlar arasında, doğalgazda öngörülen gibi, Türkiye’nin ürünlerin indirildiği, depolandığı ve tekrar gönderildiği bir transit nokta olarak kullanılması da var. 8.5 milyon tonluk lisanslı depo kapasitesi, limanlardaki depolama kapasitesi ile Türkiye’nin bunun yapabilecek yeterli bir altyapısı var. Türkiye, koridordan emin olunamadığı bir durumda böyle bir rolü de üstlenebilir” açıklamalarında bulundu.