Karadeniz başta olmak üzere son dönemde denizlerde ve göletlerde artan boğulma vakalarına karşı uzmanlar, serinlemek için suya giren vatandaşların "rip akıntısı", dipteki balçık birikimi ve tortulara dikkat etmesini isterken, boğulma tehlikesi geçirenlere müdahale konusunda da uyardı.
Hava sıcaklıklarının artmasıyla vatandaşlar göl, baraj, nehir, deniz ve sulama kanallarına girerek serinlemeye çalışıyor. Karadeniz bölgesindeki "rip akıntısı" denizde boğulmalarda büyük etken olurken, iç sularda balçık ve tortular tehlike oluşturuyor. Çoklu boğulma vakaların başında ise bilinçsiz kurtarma çalışması geliyor.
Hilal şeklindeki kıyılarda rip akıntısına dikkat
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Coğrafya Bölümü doktor öğretim üyesi Muhammet Bahadır, yaptığı açıklamada, Karadeniz'de sık sık rip akıntısı görüldüğüne dikkati çekti.
Bu akıntının özellikle "hilal" şeklindeki kıyılarda meydana geldiğine işaret eden Bahadır, şunları kaydetti:
"Dalga yaklaştıkça 'hilal' şeklindeki kıyıya ilerler ama ilk kırılmalar uç noktalarda olur. Uç noktalarda dalganın suyu orta bölüme doğru dolmaya başlar. Hızlı bir şekilde uçlardan ilerleyen dalga suyu orta bölümde karşılaşırlar. Bu karşılaşmadan sonra dalga üstten geri dönmez alttan kıyıya çarptıktan sonra hızla geri döner. Bu da kıyıda yüzenlerin ayaklarının altındaki kumun kaymasına neden olur. Yüzen kişi ayaklarının altının boşalması nedeniyle panikler ve boğulma hissi yaşatır. Bu panikle yüzücü hızlı bir şekilde kıyıya doğru kendisini karaya çıkartmak ve kurtulmak ister. Bu durumda akıntıya karşı yüzülemez. Çünkü akıntı kıyıya doğru değil içe doğru ilerlemektedir. Bu durumda yüzmek mümkün değildir."
Rip akıntısına maruz kalanlar ne yapmalı?
Bahadır, denizde rip akıntısına maruz kalan kişinin yapması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Karadeniz'de boğulma vakalarının başında rip akıntısı gelmektedir. Rip akıntısı dediğimiz akıntının genişliği ortalama 20 metredir. 20 metrenin ortasında kalan yüzücü ise sağına ya da soluna doğru 10 metre yüzmelidir. Akıntıya karşı yüzmektense kenarlara yüzmek daha kolaydır. Eğer bunu yapamadıysak ve biraz yüzme biliyorsak yapılacak şey burnumuzu tıkayıp kendimizi sırt üsttü akıntıya bırakmalıyız. Yani akıntının bizi biraz daha açığa doğru götürmesine müsaade edeceğiz. Akıntının etkisi 30 veya 40 metrede kayboluyor. Etkisi geçtikten sonra yavaş bir şekilde kıyaya doğru yüzebiliriz. Akıntıya karşı yüzmeyi deneyen iyi bir yüzücü bile olsa akıntının gücüne karşı koyamayacaktır. Bunu kesinlikle yapmamalıyız."
Sadece rip akıntısı ile boğulma vakası olmadığını vurgulayan Bahadır, "Karadeniz'in tabanının bazı bölgelerinde kumdan tümsekler mevcut. Ama bunlar çok hareketli kumullar. Dolayısıyla birden dalga anında ayaklarımızın altından boşalabilir bu da boğulma vakalarını artıran bir durumdur. Yine göllerde ve barajlarda da boğulmalar çok olmaktadır. Göl ve barajların etrafında mutlaka bilgilendirici levhalar olmalıdır. Ne zaman balçıkla kaplandığı belirtilmeli ve halkın suya girmesi kesinlikle yasaklanmalıdır." diye konuştu.
20 yıllık "kurbağa adam"dan uyarı
Samsun Emniyet Müdürlüğü Deniz Limanı Şube Müdürlüğü Sualtı Grup Amirliğinde "kurbağa adam" olarak görev yapan Osman Aşık da emniyette 20 yıldır bu işi yaptığını ve birçok boğulma vakasıyla karşılaştığını söyledi.
Deniz ve barajlarda çoklu boğulma vakalarına sık rastladıklarını aktaran Aşık, "Vatandaşlarımız baraj veya denizde boğulan birini kurtarma adına bilinçsiz bir şekilde yardıma gittikleri için çoklu boğulmalar meydana gelmektedir. Boğulma olayında en yakın kurtarma ekiplerine haber verilmelidir." dedi.
"Rüzgarlı havalarda denize girilmemelidir"
Karadeniz'in coğrafi yapısı gereği rip akıntısı olduğuna dikkati çeken Aşık, şöyle devam etti.
"Rüzgarlı havalarda kesinlikle yüzme bilinmesine rağmen serinlemek için denize girilmemelidir. Vatandaşlarımızdan isteğimiz, can kurtaran kişilerin bulunduğu yerlerde denize girmeleridir. Tek başına, özellikle tenha yerlerde suya girmemelidirler. İç sularda suyun kaldırma kuvvetinin az olması ve insanların yüzme bilmemesi nedeniyle boğulma vakaları olmaktadır. Özellikle iç suları iyi bilmek lazım. Bu suların alt bölümü yani tabanı sürekli değişiklik göstermektedir. Seller veya doğal afetlerde sığlaşıp derinleşmiş olabilirler. Ya da dipte balçık birikimi veya tortu oluşumu da olabilir. Biz kesinlikle iç sularda vatandaşlarımızın suya girmesini önermiyoruz."
-"Yüzme birincilikleri bulunan kişiler de kurtarma vakalarında boğuldu"
Boğulma tehlikesi geçiren kişiye yapılacak müdahale konusunda da bilgi veren Aşık, "İlk önce yapılması gereken görevli personele bilgi verilmelidir. Müdahale anında kesinlikle soğukkanlılığı kaybetmemek lazım. Mümkünse boğulma tehlikesi geçiren kişiye arkadan yaklaşılmalıdır. Ama en önemlisi ekipman olmasıdır. Geçmişte Türkiye'de çok tecrübeli, hatta yüzme birincilikleri bulunan kişiler kurtarma vakalarına karıştıkları için boğularak hayatını kaybetti." dedi.