Başkan Hamdi Yıldız, Başkanlar Kurulu toplantısında gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İl içi yer değişikliğinde sıra tayininin uygulanması gerektiğini belirten Yıldız, “Eğitim-Bir-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurarak, öğretmenlerin tercih ettikleri eğitim kurumları itibariyle hizmet puanı üstünlüğüne göre sıraya konularak norm açığı oluştukça il içi yer değişikliği taleplerinin bu sıraya göre karşılanmasını istedik” dedi.
Dayanışma aidatı ve toplu sözleşme masası
Başkan Yıldız açıklamalarının devamında, “Dayanışma aidatı sendikal örgütlenmenin korunmasının önemli araçlarından biridir. Sendikacılığın evrensel bir hakkının uygulanmasını istiyoruz. Yetkili sendikaya üye olanla olmayanın farkının olması gerektiğini AYM ve Yargıtay kararları da söylemektedir” diye konuştu.
Başkan Yıldız, ayrıca toplu sözleşme masasına çarpık mevzuat ve kanunun merhameti ile değil yetki ile oturduklarını, kamu görevlilerinin vermediği yetkinin kanun ile verilemeyeceğini, işçi sendikalarında yetkili olmayanların masada olmadıklarını, bugün bu talebimize karşı çıkanların yetkili oldukları dönemde aynı şeyi istediklerini ve bugün tutarlı olmadıklarını gördüklerini kaydetti.
“3600 ek göstergenin bir an önce yasalaşmasını istiyoruz”
Hamdi Yıldız 3600 ek gösterge çalışmaları ile ilgili de şöyle konuştu:
“Kamu görevlilerinin ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıları ve emekleri, çalışma hayatına ve kamu çalışma ilişkilerine yansımalı; yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları ek göstergeden yararlandırılmalı, tüm kamu görevlilerinin ek göstergeleri en az 600 puan artırılmalı, başta 3600 ek gösterge olmak üzere, verilen sözler ivedilikle yerine getirilmelidir.”
“Hukukun üstünlüğüne dayalı uluslararası bir düzen istiyoruz”
Başkan Yıldız, dünyadaki haksızlık ve zulümlere kayıtsız kalmadıklarını, küresel güç olduğu iddiasındaki emperyalist yönetimlerce Kudüs, Golan Tepeleri, Venezuela, Doğu Türkistan, Suriye, Suda, Yemen örneklerinde tezahür eden insan haklarının ayaklar altına alınmasın; büyük mücadeleler ve acılar pahasına elde edilmiş uluslararası hukuk düzeninin yok sayılmasını, saldırgan devletlerin, hukuk ve hak tanımazların, demokrasiyi kendi çıkarlarına yorumlayanların cezalandırılması yerine ödüllendirilmesini şiddetle kınadıklarını, insan haklarının dokunulmazlığına ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir düzen istediklerini sözlerine ekledi.