Buzağı ölümlerini önlemek için 'Buzağı Can Sütü' projesi
SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) öğretim üyeleri, doğumdan sonraki ilk 8 saatte annelerinden yeterli ağız sütü alamayan buzağıların ölümlerinin önüne geçmek için proje hazırladı.
'Buzağı Can Sütü' adı verilen proje ile Türkiye'de ilk defa Samsun'da kurulacak tesisle zengin ağız sütü (kolostrum) ikamesi süt tozu şeklinde üretilecek. Projeyle, yılda yaklaşık 900 bin olan buzağı ölümlerinin büyük oranda azalacağı belirtildi.
Milli Tarım Projesi kapsamında açıklanan 2016 verilerine göre Türkiye'de yıllık 6 milyon buzağının doğduğu ve bunlardan 900 bininin öldüğü belirtildi. Buzağı ölümlerinin büyük bir bölümünün, doğumdan sonraki ilk 8 saat içinde annelerinden yeterli ağız sütü alamamalarından kaynaklandığı ifade edildi. Buzağılarda, zengin bağışıklık proteinlerini içeren ağız sütünü yeterli oranda ya da hiç alamadıkları için bağışıklık sistemi oluşmadığı, bu nedenle telef olduğu kaydedildi.
OMÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri Doç. Dr. Duygu Dalğın, Doç.Dr. Yücel Meral, Türkiye'deki yüzde 15 oranındaki buzağı ölümlerinin ekonomiye olumsuz etkisinin önlenmesi amacıyla geçen yıl harekete geçti. Ortalama bir buzağı ederi 2 bin TL olarak ele alındığında, yıllık 600 milyon Euro'luk ekonomik kaybın yaşandığını belirten öğretim üyeleri, 'Buzağı can sütü' projesi hazırladı.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin yürütücüsü, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı'nın maddi katkı sağladığı, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin de ortak olduğu proje kapsamında, zengin ağız sütü (kolostrum) ikamesinin süt tozu şeklinde üretileceği bir tesis kurulacak. Türkiye'de ilk defa yapılacak tesisin inşasının ardından üretilecek süt tozu, ilk aşamada 2 yıl boyunca bölgedeki çiftçilere ücretsiz dağıtılacak.
4 MİLYON TL'LİK PROJE 4 İLİ KAPSIYOR
Proje koordinatörü olan Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde görevli veteriner Hekim Mehmet Yıldız, projenin toplam maliyetinin 4 milyon TL olduğunu, bunun yüzde 75'lik kısmını OKA, yüzde 25'lik kısmını ise Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandığını belirtti. Yıldız, şöyle konuştu:
"Buzağının ilk 8 saat içerisinde canlı ağırlığının yüzde 10 miktarında bu sütten alıp, bağışıklık sistemini harekete geçirmesi lazım. Kayıpların çoğunun bu ilk sütten kaynaklandığı ortaya konulmuş vaziyette. Kolostrum ikame tozunun üretilmesi için bir tesis yapılacak. Dereköy mevkiinde atıl durumda olan bir okul binasına tadilat yapılacak. Şu anda ihalesi bitti. Makine kısmıyla ilgili ise şöyle bir durum var; Bu Türkiye'de olmayan bir makine ve yapılmayan bir teknoloji olduğu için, bununla ilgili 6 ay süren bir araştırma çalışmamız oldu. Makinelerle ilgili da ihaleyi bitirdik, sözleşme aşamasındayız. Mayıs ayı itibariyle bütün inşaat ve makine kurulum süreçlerinin biteceği, Kasım-Aralık aylarında da ilk ürünü alacağımızı planlayarak devam ediyoruz. Sadece Samsun için değil, Çorum, Tokat, Amasya illeri de bu projeye dahil. 4 İlde toplanacak kolostrumun analizi yapılacak, bölgesel bağışıklık için de ayrıca çalışma yapılacak. Ağız sütünü üreticilerden toplayacağız, bulunduğu yerlere soğutucular kuracağız, ardından üretim tesisine getireceğiz, analizler yapıldıktan sonra bu sütleri toz haline getireceğiz. İki yıl süresince çiftçiye ücretsiz olarak dağıtacağız. Ayrıca bu dört ilde veteriner hekimler, tarım il müdürlüklerinde çalışan teknik personel ve çiftçiye de 480 saatlik bir eğitim programı uygulanacak."
'BUZAĞILAR DOĞDUKLARINDA BAĞIŞIKSIZ OLUYORLAR'
OMÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesii Doç. Dr. Duygu Dalğın, ise buzağı ölümlerinin çok fazla olduğunu söyleyerek "Bu travmatik haritaya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız bu sene bizi çok mutlu ede bir gelişme ile ciddi bir hassasiyet geliştirdi ve buna karşı bir savaş açtı. Buzağıların şansızlığı, anneden doğduklarında tamamen bağışıksız olarak doğuyorlar. İnsanlardan çok farklı bir süreç yaşıyorlar. Bağışıklığı 20-25 günlük olana kadar anneden aldığı ilk ağız sütü ile sağlayabiliyor. Dolayısıyla ağız sütünün içindeki bağışıklık elemanlarının kıymeti, yeterli ve yüksek düzeyde olması, altın değerinde bu buzağının yaşaması için. Fakat ilk ve ikinci doğumunu yapan anneler, gebeliği iyi geçmemiş, güç doğum yapmış annelerde yeterli derecede bağışıklık proteini olmuyor. Ağız sütünü alsa bile yeterince korunmuyor. Yurt dışında hazır ağız sütleri var, standardilize edilmiş, içinde bağışıklık proteinleri belirlenmiş, ağız sütleri var. Bunun üretimi Türkiye'de bu güne kadar yoktu, çiftçi bunu sağlayamıyordu. Bu proje ile ilk kez bu bölgede ama daha sonra ulusal boyuta yaymak üzere bunu gerçekleştiriyoruz" dedi.
'İTHAL ETTİĞİMİZ KADAR KAYBEDİYORUZ'
İthal hayvanların da bu ülkenin hastalıklarına bağışıksız olduğunu belirten Doç. Dr. Duygu Dalğın, "Her buzağıya annesinin sütünü vermeyeceğiz anlamına gelmiyor, bu ikame sütleri birinci ikinci doğumun yapan annelere, güç doğum yapmış, iyi beslenmemiş yada hasta olan annelerin buzağılarına vereceğiz. Çok önemli bir şey var yurdumuzda önemli bir ithal hayvan var. Bu ithal hayvanlar yurdumuzun hastalıklarına aşina değil. Beraber hastalıklara karşı oluşmuş bağışıklık proteinlerinden yoksun. Yoksun olunca da yavruya da veremiyor. Yavru burada doğuyor ve buranın hastalıklarına karşı tamamen bağışıksız oluyor. Bu proje ile öncelikle bölgemizde önemli ölçüde buzağı kaybını azaltma ümidindeyiz. Aslında biz ithal ettiğimiz hayvan kadar buzağı kaybediyoruz. Buzağı ölümünü yüzde 80-90 oranında bile düşürsek, inşallah ithalata ihtiyacımız kalmayacak" şeklinde konuştu.
'TÜRKİYE'DE İLK DEFA ÜRETİLECEK'
OMÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yücel Meral ise, "Nasıl anne sütü ile Sağlık Bakanlığı ve UNESCO işbirliğinde yıllardır çalışmalar yapılıyor ve önemini anlatılıyorsa, buzağılar için de bu ilk ağız sütü aynı önemde. Bizim projemizde üretecek olduğumuz bu kolostrum ikame tozu, yurt dışında bütün işletmelerde çok sıklıkla kullanılan bir toz aslında. Bu tozun ilk olarak Türkiye'de, Samsun'da üretilecek olması, bundan sonraki dönemlerde de üniversitelerin, kamunun bu işleyişi sahiplenmesi sonucunda da diğer illerde de bunun üretiminin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Her bölgenin kendine özgü bir kolostrum havuzu oluşturup, en küçük noktalara kadar ulaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çabanın bütün Türkiye'ye yayılması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.