Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılının açılışında konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Maalesef, Fırat’ın doğusunda arzu ettiğimiz neticelerin hemen hiçbirine ulaşamadık. Türkiye’nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Geldiğimiz noktada, kendi yolumuzda devam etmekten başka çaremiz yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılının açılışında konuştu. Erdoğan, “Türkiye’yi sınırları cetvelle çizilmiş, bağımsızlığı bahşedilmiş, müesseseleri suni olarak kurulmuş; medeniyet müktesebatı, tarihi, kültürü, hedefleri olmayan toplumlar ve devletçiklerle karıştıranlar oluyor” diye konuştu.
"15 Temmuz gecesi kararlılığımızı daha da perçinlemiştir"
Ülkenin ve milletin kadim geçmişini ve bugünkü gücünü anlamayanlara, bu gerçekleri her fırsatta hatırlatmanın görevleri olduğuna inananan Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Bir asır önce ‘hasta adam’ diyerek adeta gömmeye hazırlandıkları bu millet, İstiklal Harbi ile kıyam etmiş ve hürriyetini tekrar kazanmıştı. Son dönemde de, PKK’dan DEAŞ’a ve FETÖ’ye kadar envaiçeşit terör örgütüyle dize getirmeye kalktıkları bu necip millet, bir kez daha kıyam ederek, istiklaline ve istikbaline olan bağlılığını göstermiştir. Bu süreçte verdiği mücadele ile Türkiye Büyük Millet Meclisimiz de, ikinci defa gazilik unvanıyla şereflenmiştir. 15 Temmuz gecesi bu millete sıkılan her kurşun, atılan her bomba, bizi büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolundan vazgeçirmek bir yana, kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. İstiklal Marşı ‘korkma’ diye başlayan bir milleti, darbeyle teslim alacaklarını sananlar, daha gün doğmadan ‘Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal’ nidasına teslim olmuşlardır. Şayet bugün geleceğimize çok daha güvenle ve cesaretle bakıyorsak, işte bu mücadelenin başarısı sayesindedir. Bu vesileyle herkesi, milletimizin yakın tarihteki en büyük demokrasi, hak ve özgürlük zaferi olan 15 Temmuz’un şanını, şerefini, anlamını koruma hususunda azami hassasiyet göstermeye davet ediyorum. Aynı şekilde, milli iradenin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarının gözetilmesini de her şeyin üzerinde tutmamız gerekiyor. Çok partili siyasi hayata geçişi sağlayarak ülkemizi demokrasiyle tanıştıran bu Meclise sahip çıkmak, milli iradeye ve hukuk devletine de sahip çıkmak demektir. Bu sebeple, milli iradenin üstünlüğü yerine küçük bir azınlığın çıkarlarını korumayı amaçlayan tüm darbelerin, cuntaların, siyaseti ve hukuku örseleyen nice ayak oyunlarının ilk hedefinde hep bu Meclis olmuştur. Hamdolsun her seferinde milli irade üstün gelmiş, Meclisimiz yeniden millet adına görev üstlenmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstiklal Harbini yönetirken de, 15 Temmuz’da darbecilerin karşısına cesaretle dikilirken de, milletimiz adına tarihte eşine az rastlanır bir mücadele veriyordu. İnşallah gelecekte de, bu kutlu çatı altında aynı mücadele kararlılıkla verilmeye devam edecektir” sözlerini kaydetti.
“Türkiye’nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur”
Uluslararası toplumun desteğiyle inşa edeceğimiz 5 bin nüfuslu 140 köye ve 30 bin nüfuslu 50 ilçeye bir milyon kişi yerleştireceğiz. Kurulacak Türkiye’yi, terör örgütünün tasfiyesi ve Suriye topraklarının sığınmacılar için güvenli hale getirilmesi konusunda yıllardır oyalayanların bizzat yüzlerine, artık bu oyunun sonunun geldiğini defaatle söyledik. Sınırlarımızın bitişiğindeki sıkıntıyı müttefiklerimizle birlikte çözmek için her yolu denedik, ziyadesiyle sabırlı davrandık, kararlılığımızı da sürekli ifade ettik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları, bu konudaki kararlılığımızın somut birer tezahürüdür. Maalesef, özellikle Fırat’ın doğusunda bu yöntemle arzu ettiğimiz neticelerin hemen hiçbirine ulaşamadık. Türkiye’nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Geldiğimiz noktada, kendi yolumuzda devam etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Münbiç dâhil, Fırat’tan Irak sınırına kadar oluşturacağımız 30 kilometre derinliğindeki güvenli bölgede bir milyonu yeni yerleşim yerlerinde, bir milyonu mevcut yerlerde olmak üzere, iki milyon kişiyi iskân etmeyi planlıyoruz. köyler ve ilçelerle ilgili ön çalışmaları yaptık, yerleri tespit ettik, maliyetleri çıkardık. Diğer bölgelerde de iyileştirme çalışmaları yürüteceğiz. Bölgeyi terör örgütünün işgalinden kurtarır kurtarmaz, inşallah, uluslararası toplumdan alacağımız destekle derhal işe başlayacağız. Hem ülkemizin bekası, hem terör örgütleriyle mücadelemizin başarısı, hem de Suriyeli misafirlerimizi evlerine huzuru kalple geri döndürmek için bu adımı atmak mecburiyetindeyiz. Tabii bu arada, daha 4-5 yıl önce sınırlarımızdan içeriye bombalar, roketler yağarken bize hava savunma sistemi satışının reddedildiğini de unutmadık. Tehditlerin önüne geçmek için S-400 sistemi satın alma yoluna giderek kendi çözümlerimizi ürettik. NATO’nun aksi yöndeki tüm açıklamalarına rağmen, bu konu bahane edilerek ülkemize karşı gösterilen düşmanca tavrın rasyonel bir açıklaması yoktur. Tüm bu tecrübeler bize, atmakta olduğumuz adımın ardından karşı karşıya kalacağımız fotoğrafla ilgili bir fikir veriyor. Türkiye, kendi güvenliğini ve kardeşlerinin geleceğini, bölgede hesabı olan güçlerin keyfine terk edecek değildir. Birlikte çalışma imkânlarını sonuna kadar zorlarız, ama bu mümkün değilse de kendi yolumuzu açarız, nitekim şu anda açmaya da başladık. Hiç şüphesiz işimiz kolay olmayacak.Ama Allah’ın yardımı, milletimizin desteği, mazlumların duası, güvenlik güçlerimizin kahramanlığı sayesinde, bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan şüphe duymuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin tüm milletvekilleri ve gruplarıyla, bu süreçte devletimizin, hükümetimizin, güvenlik güçlerimizin yanında yer alacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.