Kadın cinayetlerine çözüm önerisi
Kadın cinayetleri Türkiye gündeminde yer almaya devam ediyor. Son örnek, Ordu'da önceki gün cezaevi firarisi tarafından bıçaklanarak öldürülen, Ordu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3. sınıf öğrencisi 20 yaşındaki balerin Ceren Özdemir oldu
Kadına yönelik şiddet gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Avukat Ömer Özgür Ünlü, cinayetler konusunda son dönemde 6284 sayılı yasa üzerindeki tartışmalar haricinde herhangi bir tartışma olmadığını belirterek, "Ancak yapılması gereken asıl düzenlemeler belki millî eğitim müfredatında belki Medeni Kanun'da belki de başka kanunlardadır." dedi.
Avukat Ömer Özgür Ünlü, Ceren Özdemir cinayetinin ardından kadın cinayetleri hakkında değerlendirmede, "Basına yansıyan hem ifade metni hem de haberlerden anlaşıldığı üzere fail, Ceren'i 4 km. takip etmiş, harekete geçebilmek adına fırsat kollamış ve Ceren'in en savunmasız anında elindeki bıçakla onun canına kıymış. Hukuki olarak ne olacağını tahmin etmek zor değil. Tasarlayarak ve canavarca hisle bir kişiyi öldürmenin karşılığı: 'ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası'. Ama gerçek soru ve sorun bu mu, bunu iyi idrak etmek gerekiyor." dedi.
Kamuoyunu uyarmakta yarar var
Av. Ünlü, "Herkesin aklına gelen ilk soru, "2005 yılında 14 yaşında bir çocuğu öldüren ve 20 suçtan sabıkası bulunan bir kişi nasıl cezaevinde değil de dışarıda. Dışarıda olur da nasıl açık cezaevinde cezasını çeker, nasıl olur da böyle birini toplumun içine girmesine izin verilir?" Böyle bir durum mümkün değil, bu sebeple bu noktada kamuoyunu uyarmakta yarar var. Sosyal medya ve fısıltı gazetesinin bizleri yanlışa yöneltmesine izin vermeden, doğru kaynaktan doğru bilgiyle hareket etmeli ve yorumda bulunmalıyız" diye uyardı.
Avukat Ömer Özgür Ünlü sözlerine şöyle devam etti: "Son üç yılda cinayete kurban giden kadın sayısı bugün itibari ile 1140. Peki son üç yılda yasa ya da uygulamada ne değişti? Biz toplum olarak 1140 kadını ne uğruna kaybettik? Onların gidişi bizde hangi değişikliğe sebep oldu? Cevap, herkesin malumudur. Ne Emine Bulut'un çığlıkları kulaklarımızdan gitti ne de O'nun gidişi kızı yaşındaki bir başka kadın, Güleda Cankel'in gitmesine engel oldu. Kadını, çocuğu ya da her türlü mağduru koruyamayan; yalnızca erkeklerin diğer erkekleri koruduğu, erkek egemen bir sistem; hiçbir sorunu çözemez ve hiçbir yaraya derman olamaz." dedi.
Ceza hukukunun en temel noktası en son çare olmasıdır
Avukat Ünlü, "Burada tartışılması gereken asıl konulardan biri bizim toplum olarak, sürekli bir şekilde her cinayetin üzerine konuşup, ardından bir sonraki cinayete kadar susuyor olmamız. Örnek olarak, bu konuda son dönemde 6284 sayılı yasa üzerindeki tartışmalar haricinde herhangi bir tartışma olmadığını göreceksiniz. Ancak yapılması gereken asıl düzenlemeler belki Millî Eğitim müfredatında belki Medeni Kanun'da belki de başka kanunlardadır. Ceza hukukunun en temel noktası en son çare olmasıdır. Buradan da anlaşılacağı gibi önleyici tedbirlerin, yasal düzenlemelerin ve milli eğitimin konuşulmadığı bir noktada ceza kanunu veya ceza infaz sistemini konuşmak, yalnızca aynı girdapta zaman kaybetmemiz anlamına geliyor. Bu sebeple zaman kaybetmeden başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere her türlü potansiyel mağduru korumak zorundayız; aksi halde hep birlikte kaybediyoruz ve her gün daha fazla kaybedeceğiz" şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.