1. YAZARLAR

  2. Adnan ARSLAN

  3. Bir Belediyeye Neden Haciz Gelir?
Adnan ARSLAN

Adnan ARSLAN

Bir Belediyeye Neden Haciz Gelir?

A+A-

Hemen her seçim dönemi sonrası..
Klasikleşen bir serzeniş olarak gündeme gelir bu haciz haberleri..
'Alacaklılar kapıya dayandı, hacizler ard arda geliyor!, hareket edemiyoruz' diyerek..
Zaten müsait olan kamuoyu, tetikleniverir hızlıca..
'Enkaz devraldık' isyanları modadır yerel yönetimlerde..
Hepimiz biliyor, görüyoruz..

Dahası da var..
Devir teslimdeki iyi niyetli cümleler..
Nezaket kokulu methiyeler hemen unutuluverir..
Hatta öyle ki;
Yeni yönetim ekibi belediyeye dalar dalmaz:
'Bakın lan şu sağa sola! Neler karıştırmış bu adamlar?' şeklinde..
İlk talimatlar geliverir..

Mal bulmuş mağribi misali..
Başlarlar saldırmaya her yana..
Ne bulsalar, kârdır..
Hatta normal iş ve işlemler dahi..
Şaibeli cümlelerle farklılaştırılır..
'Vay anasını, öyle mi yaaa?'
Dedirtmek için özel çaba harcanır!

Nitekim belediyelerde az çok dirsek çürütmüş herkes..
Bilir aslında bu gündemleri..
Taraflı ya da tarafsız her akl-ı selim kişiye isyan ettiren gelişmeler yaşanır..
Bazen hayretle karışık..
'Yuh artık' dedirttikleri vakidir..
Ama durmazlar, iflah olmazlar..
Hele ki farklı siyasi görüşlerde ise halef ve selef..
Aman Allah'ım! 'Vurun abalıya' sözü az kalır..

Peki neden bu alacaklılar hacze yeltenir?
Neden paralarını almayı beklemezler de..
Belediyeyi zor durumda bırakmayı tercih ederler?
Cevabı çok basit aslında..
Çünkü adam yerine konmazlar!
Çünkü kime güveneceklerini bilmezler!
Çünkü muhatap bulamazlar!
Çünkü zor durumda olan onlardır!

Nasıl mı?
Olaylar şöyle gelişir:
Belediye idaresi yenilenir..
Az önce bahsettiğimiz devri sabık oluşturma gayretleri hızla başlar..
Öte yandan tebrik vs ziyaretleri uzadıkça uzar..
Ancak bir Allah'ın kulu iyi niyetle demez ki:
"Arkadaş, bu belediyenin kime borcu var? Bu borçlar neye karşı oluşmuş?'
Çağıralım şunları bir gelsinler de; bir dinleyelim.. Bir istişare edelim.. Gerekirse bir ödeme takvimi belirleyelim..'
Kimse mağdur olmasın, kimse ürkmesin..!"
...

Evet meselenin özü tam da budur..
Belediyeye mal ve hizmet tedarikinde bulunmuş..
Faturasını kesmiş, alacağını bekleyen..
Onlarca tedarikçi, esnaf, şu, bu..
Uzanan bir el bekler..
Güven telkin eden bir yöneticinin 'gel bakalım az' demesini bekler..
O el gelmeyince de başka çaresi kalmaz..
Yasal yollara başvurur..
Alacağını tahsile yeltenir..

Hal böyleyken..
Alacaklı olduğu kurumun..
Taktik operasyonlarını, stratejilerini..
Para ödememek için geliştirdiği akıl sır ermez yöntemleri..
Anlamaz, anlayamaz..
O'nun işi bellidir..
Getir derler getirir..
Götür derler götürür..
İşini yapar, karşılığını bekler..
Taklaya geleceğini sezince de..
Tekrar üzerine basarak yazmak lazım:
Yasal yollara başvurur..

Yasal olmayan bir iş ve eylem yapmaz, yapamaz..
Devlete kafa tutmaz, tutamaz..
Haddini belir, alacağını tahsil etmek için gerekeni yapar!
Bunda ayıplanacak, utanılacak bir durum da yoktur..
Bakmayın siz belediye basın bürolarından servis edilen..
Ya da bazı müsait tiplere sufle edilen bilgilere..
Neymiş!?.
"Flaş flaş flaş! Başkan'ın aracını hacze geldiler!"
Hadi ya!
Belediye ödeme yapmadı! Adam bekledi, bekledi, olmadı..
Alacağını almanın başka yolu kalmadı!
Yapabileceği son hamleyi yapan esnaf kötü oldu!
Ki o basına servis edilen haciz haberlerinin hiçbirinde..
Hakkı olmadığı halde belediyeye çökmeye kalktı, yazmaz!
Kısacası her uygulama kanuna uygun işler..

Siz asıl..
Borç edebiyatı yapmak adına..
Ya da alacaklıları bir şekilde taklaya getirebilmek için..
Belediye imkanlarını ve dahi kaynaklarını..
Usulsüzce, kanunsuzca yer değiştirenlere odaklanın!
Kimler, nasıl, hangi gayri yasal yollarla şirket batırmaya çalışıyor?
Kimler, nasıl, hangi şirketi batırmak için hangi usulsüzlüklere imza atıyor?
Kimler, hangi şahısların şirketlerini daha hibe dahi almadan..
O şahıslara ait şirketlerin pos cihazlarıyla belediyeyi soymaya kalkıyor?
Bu konulara odaklanın!

Yoksa sizi üç kuruş alacağının peşine düşen esnafı göstererek..
Ne haltlara yeltenecekler, bilemezsiniz..
Gerçekten bilemezsiniz..
Bir akşamda 15 bin kişiye iftar verdik diyebilirler mesela..
Düşünün bizim yıkılan eski stadyum 15 bin kişi alıyordu..
15 bin kişiye iftar vermişler, pehh!
Bu hizmet alımına ilişkin düzgün hazırlanmış evraklar inandırıcı olacak mı?
E hadi oldu!.. Eeee zaten para yok!
O para ödenemez değil mi?
Haydaaaaa ödendi mi yoksa?
Nasıl yani? Hani para yoktu?
Ve hatta.. 15 bin kişi az geldi. Biraz daha ağırlama giderimiz oldu da diyebilirler mi?
Neee! Bir de konser mi?
Ne konseri, paramız yoktu ya hani?

İnanmayacaksınız ama bunların hepsi olmuş olabilir..
İşçiye 'para yok, kasayı boşaltmışlar' diyenlerin..
Aynı gün falanca sanatçı için bilmem kaç yüz bin TL ödeme yapması mümkün olabilir bu şehirde..
Ve hatta aynı anda hâlâ kasada yeterli para var iken..
Sırf algı devam etsin diye 
İşçiye yine para yok, diyenler de olabilir?
Şimdi neye inancaksınız?
Para var mı yok mu?
Bütün bu alengirli işler yaşandı mı yaşanmadı mı?
Beyniniz yandı değil mi?
Sahi nasıl olacak bu işler?

Siz siz olun taklaya gelmeyin!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.